Bulunduğunuz sayfa arşiv içeriğidir.
Bütün ünlü ve güzel kentlerin masalla gerçeğin birbirine karıştığı ama masalın ağır bastığı kuruluş söylenceleri vardır.
Aslında söylence, o kentin güzelliğini çarpıcı hale getiren "takı"sı gibidir. Hani ak gerdandaki "beşibirlik" misali yada tarihsel önemini vurgulayan olağan üstülüklerle dolu bir anıtsal "anılar demeti"dir.
Bursa, Osmanlı dönemine gelinceye değin pek de önem yüklenen bir kent değilmiş.Ama öyle anlaşılıyor ki, Hazreti Süleyman'ın konup da gönül eğlendireceği varsayılacak kadar güzel bir "bağ-ı irem"miş.(yani cennet bağı, bahçesi )
Her söylencenin bir güzel anlatımı vardır. Bursa'nınkini rahmetli Eflatun Cem Güney şiirselleştirmiştir, bakın şöyle: Söylenceye göre, alnında peygamberlik nuru yanan Hazreti Süleyman, bir gün sağ yanında sağ veziri, sol yanında sol veziri gelir Uludağ' ın yamaçlarına konar. Aşağı bakar ki, cennet serili ayaklarının altında. Süleyman'ın gönlünde hep Belkıs vardır ya, buraya "Bir saray yaptıralım, köşkü beraber, içinde bahçesi, suyu beraber... Bu saraya güzeller güzeli Belkıs'ın tahtını kuralım; bu bahçeye de dilediği gülü, bülbülü konduralım ve lakin anahtarı bende kalsın" der vezirlerine... Süleyman bu, ne isterse olur aslında bütün Süleymanlar da öyledir ya, saray kurulur köşkü beraber, evrenin dört bir yanında ela gözlüler-niye mavi değil.Anlamam ya gelip yerleşirler saraya, köşke. Güzeller güzeli Belkıs da çıkar tahtına oturur. Yine göklerde uçarken, Süleyman'ın sağ veziri, sağ gözüyle durumu görür ve; "Cennet burası" der usulca. PEKİ YA GERÇEK Söylence böyledir de, Bursa'nın gerçeğe en yakın kuruluş öyküsü nasıldır? Çeşitli söylentiler vardır. Bunların en akla yakını Söylence; Kartaca kartalı Hanibal, Roma ile sürdürdüğü amansız savaşlar sonunda yenilip de ordusu dağılınca, kaça kaça en sonunda İÖ 189'da Bithynia Prusias'e sığındı. Üstün yeteneklerini onun hizmetine sundu, savaşlarda onun yardımcısı oldu. Bu birliktelikleri sırasında, güçlü olasılıkla, Oliympos Mysios'un kuzey yamaçlarında bir küçük plato üzerinde kurulu bulunan antik kent Atussa'yı ele geçirdiler, önce yakıp yıktılar; taş üstünde taş, omuz üstünde baş koymadılar. Sonra da harabeye çevirdikleri eski kentin üzerinde bir kent kurdular. Dönemin geleneğine uygun biçimde, bu yeni kente Kral Prusias'ın adını verdiler :PRUSA HANİBAL, dostu Prusias'ın kendisini Roma Elbette kesin değil... BİLiNEN TARİH PRUSA ilkin İÖ 74'de Roma'nın egemenliğine geçti, ardından Bizens'ın payına düştü. VI. yüzyıldan Juntunianus'la Theodora kenti şenlendirdiler. 955'de Hamdanileri'in eline geçtiği ve 23 yıl süreyle Bizans'dan koparıldığı söylenir ise de, bunu kanıtlayacak yeterli veri yoktur. Sonra 1078'lerde İznik'de Türk Devleti kurulunca, kısa sürede bu egemenliği tanıdı. 1204'den sonra bir ara Latinler'in eline geçti mi pek bilinmez. Gerçi Justinianus ve Thedora BİR BÖYLE KENTE HASRET Gün gelir, Osmanlı geleneğine göre 30 aralık 1299'da Bilecik'de adına hutbe okutan bir uç beyi OSMAN GAZİ Prusa'ya hayran kalır. Işıklardan Hisar üstünde akşam güneşi vurdukça parıldayan Gümüşlü Kümbet'e (Aya Elia Manastırı Kilisesi) bakaraktan oğlu ORHAN GAZİ'ye vasiyet eder: "Ben öldükte, Bursa'da şu Gümüşlü kubbenin altına koy." NEŞRİ der ki: "o vakit kafirler manastırı yeni örtmüşlerdi, gümüş gibi yalabırdı, uzaktan gören gümüş sanırdı." ÖYLECE Prusa fethedilip, Brusa Peki bu fetih savaşla mı gerçekleşti? Yalnız Neşri Osman Gazi'nin ölümü üzerine tekfurun tuzağına düşürüldüğü öyküler öteki kaynaklar yıllar süren abluka sonucu Tekfur Bursuk'un - ki galiba o da Türk asıllıdır - anlaşmayla kaleyi terk ettiğini Gemlik'e kadar güvenle götürülüp oradan gemilerle İstanbul'a gittiklerini yazarlar. Tarihçi Hammer ise, Osmanlının "30 bin duka vire" geleneğinin Bursa'da ortaya çıktığına işaret ederek, o güne lanet okur. HIZLA GELİŞİR BURSA Ve Bursa'nın Osmanlıyla birlik Orhan Gazi o zamanlar Gökdere'nin sel yatağı halinde olan bu günkü kent merkezinde ORHAN CAMİSİ'ni EMİR (BEY) HANI'nı ve HAMAM'ını yaptırır. Böylece giderek gelişip büyüyecek İstanbul'un fethine değin Doğu-Batı ticaretinin önemli merkezi olacak Bursa'nın çekirdeği oluşmuş olur. XVI. yüzyıla değin Bursa hızlı gelişmesini sürdürür. Eski kenti kuşatan tepeler birbiri ardından görkemli yapılarla donatılır. Yani eski Prusa'nın sınırları merkezden bir hayli uzaklara taşınır. Katkılarından dolayı Operatör Doktor Ceyhun İRGİL'e Teşekkür Ederiz
Meğer sol vezirin sol kulağı ağır işitirmiş "Cennet Bursa" anlamaz mı? O günden sonra Bursa kalır, güzelim kentin adı. (o güzelim kent diyorum, çünkü bu kentin "güzelim" tarafı pek kalmadı.)